Köy Enstitüleri, tarihi enstitüleri, isanbulun kalkınma olayları

Köy Enstitüleri

19 Mart 1940 tarihli bir tezkere ile Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na Köy Enstitüleri kurulması hakkındaki tasarısı dönemin Başbakanlığı tarafından sunuluyor ve bu tasarının gerekçesi olarak şöyle deniyordu: Türkiye’ de büyük nüfusun çoğunluğunun yaşamakta bulunduğu köylerimizde ilköğrenimi hızla ve kolaylıkla yapmak, aynı zamanda köylerimize köy sanatlarını öğrenmiş elemanlar kazandırmak olan köy enstitülerini kurmak ve bitirenleri görevlendirmek üzere kanuna dayanmaktadır.  Köylünün okutulması ve daha iyi bir üretici konumuna getirilmesi, devletin elinin hızla köylere uzatılması, köylünün okutulması, eğitilmesi, üretme yeteneğinin arttırılması temel amaçlardır. Türk köylüsünü okutmanın ve onu daha iyi bir üretici durumuna getirmenin birinci şartı ve baş aracı sayıca ve nitelikçe bu işi başaracak şekilde hazırlanmış klavuzlardır, ki bunlar köy öğretmenleridirler.

Köy eğitmenleri, yetiştirme işine üç yıl önce başlanmış, gerekli kanun tedbirleri Büyük Millet Meclisi tarafından alınmış ve bu iş yılda 2000 eğitmen yetiştirebilecek şekilde organize edilmiştir. Köylerde görev yapmakta olan eğitmenlerin çalışmalarından olumlu sonuçlar alınmakta, bu işin sürdürülmesi gerekli ve zorunlu bulunmaktaydı. Yalnız eğitmenleri normal öğretmen saymak ve bir öğretmenden beklenen görevlerin hepsini beklemek mümkün değildir. Eğitmenler, okulun birinci dönemine ait programı uygulamakta ve bundan başka köylerde okul binalarını yaptırma, örnek bahçeler kurma, tarım işlerini fenne göre başarma gibi çok değerli işler yapmaktaydılar.

Köy öğretmenleri, köylere hep büyük şehirlerde kurulmuş olan öğretmen okullarında yetiştirilen şehirli gençler gönderilmiştir. Bu okullar daha çok şehir ve kasabaların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak kurulmuştur. Bu kuruluşlardan yetişen öğretmenlerin köy koşullarına gereği gibi uymadıkları görülmüştür. Bunun için geleceğin köy öğretmenlerini görecekleri hizmetin gereklerine daha uygun şekil ve koşullar altında yetiştirilmesi zorunluydu. Köy öğretmenlerinin de, eğitmenler gibi, hatta onlardan daha kuvvetli tarım bilgisine ve gücüne sahip olmalarına ve genel bilgileri ile meslek seviyelerinin üstün olmasına ve her bakımdan köyde yaralı olabilecek vasıflarda yetiştirilmesi için uğraşılacaktı.

On beş yıl içinde 17-20 bin öğretmen ile köyler için gerekli diğer meslek elemanlarını yetiştirmek üzere bölge kuruluşu durumunda yeniden açılacak köy enstitüleri şunlardır: Kars (Cılavuz), Kayseri (Pazarören), Malatya (Akçadağ), Kocaeli (Arifiye), Isparta (Gönenköy) Samsun (Hamamayağı), Adana (Haruniye-İloğlu), Trabzon (Beşikdüzü), Antalya (Galippaşa Çiftliği), Hatay, Van. 1939-1940 ders yılında, İzmir, Trakya, Eskişehir ve Kastamonu kuruluşlarından başka Kars, Kayseri, Malatya, Kocaeli, Isparta, Samsun, Adana, Trabzon , Hatay, Van  bu illerde yeniden Köy Enstitüleri açılacak şekilde çalışmalar yapılmıştır.

 

Köy Enstitüleri tasarısındaki hedefler şöyle idi;

-Köylerde ilköğretimi hızla yaymak.

-Köylü çocuklarına, onları köylerinden ayırmaksızın ilköğretimi yapmakla beraber, kendi hayat şartlarına uygun meslek bilgisi vermek.

-Bu eğitim ve öğretim şekliyle köylerin maddi ve manevi seviyelerini yükselterek köy kalkınmasına hizmet etmek.

-Bu yüksek hedeflere bir an önce varmak için gerekli görülen en etkili ve pratik tedbirleri tespit etmek.

Köy Enstitüleri tasarısı Büyük Millet Meclisi’nde tartışılırken dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel şu ifadeleri kullanmıştır:

            ‘’Nüfusumuz 17 milyondur. 13 milyonu köydedir. Okuma çağında bulunması gereken 2 milyon çocuktan ancak 785 bini yani üçte birini okutmaktayız. Bunun 415 bini köylerde, 370 bini şehirlerdedir. Yani şehirli çocukların %80’ i okuldadır, %20’ si okumaktan yoksundur. Köylerde ise %25’ i okuldadır ve %75’i okuyamamaktadır. İşte bu dengesizliği düzeltip köy çocuklarını okutabilmek için harcana emekler sonucunda bu tasarı hazırlanmıştır. Başbakanlığından beri bu dava üstünde dikkatini ve büyük emeğini harcamış olan Milli Şef, Beşinci Kurultayda şöyle demişti: ‘’Kesinlikle inanıyoruz ki, köylümüzün eğitimini daha yüksek bir dereceye vardırdığımız gün, milletimizin her alandaki gücü zor tasarlanacak kadar yüksek ve gösterişli olacaktır.’’ Tasarı Milli Şef İsmet İnönü’ nün verdiği direktif üzerine hazırlanmıştır. Dönemin Milli eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel yine bir başka konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştır:

            ‘’Köye gidecek bir öğreticinin hem manevi, hem de maddi nitelikleri olması gerekir. İyi ahlaklı, doğru sözlü, doğru özlü, memleketsever olmalı, davranışlarını memleket hizmetlerine göre ayarlamalıdır. Köy hayatının maddi yanlarında da uyarıcı, anlatıcı ve hayır getirici olmalıdır. Bunun için köye gidecek öğretmen, köy ve köylü hakkında genel bilgi sahibi olacaktır. Mesela, bir hayvan hastalansa ilk tedavisini yapabilmelidir. Birinin başı yarılsa oksijenle temizleyip ilk tedavisini yapabilmelidir. Tohumun tarlaya nasıl atılacağı hakkında öğüt verebilmelidir. Bizim için hareket noktası çocuğu okutmak değil, yaşadığı çevrede önder yapmaktır. Bu olunca, çocuğu okutmak keyfiyeti kendiliğinden hasıl olacaktır. Köydeki öğretmen Cumhuriyet’ in ve Devrim’ in yayıcısı bekçisi ve öğreticisidir. ‘’

Köy Enstitüleri, kültür kalkınmasının en önemli araçlarından biri kabul edilmişti. 1940 yılında, Meclisin yeni çalışma döneminin başlaması nedeniyle bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı İnönü, ‘’Köy Enstitüleri kanunu, şimdiden övülmeyi gerektirecek maddelerle doludur. Memleketin türlü bölgelerinde açılan 14 Enstitüde şimdiden 6000 öğrenci yetişmektedir. Bu kuruluşlar 15 yılda Türkiye’ de ilköğretim meselesini tam olarak halletmeye imkan verecektir’’ demiştir. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy Enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti.